“Tekrarlayan Gebelik Kayıpları” (TGK) bir kadının art arda 2 veya daha çokgebeliğini kaybetmesi olarak tanımlanır. Gebelikler kan testi veya ultrasonla tespit edilmiş olabilir. Düşükler kadının psikolojisini derinden etkileyen olaylar olduğu için tanı testlerinin bir kısmı kişiselleştirilerek ilk düşükten sonra da yapılabilir.
 
TGK’ya neden olan birçok faktör vardır ancak günümüzdeki imkanlarla olguların %60 kadarında bir sebep bulabiliyoruz. Bunların arasında en önemlileri kadının rahmi ve çiftin kromozom dizilişi ile ilgili anormalilerdir.
 
- Rahim Anomalileri: Doğuştan veya sonradan olabilir.  Doğuştan olanlar arasında en sık rahim boşluğuna uzanan bir Perde , rahimin T veya Y şeklinde ya da Yarım olmasına rastlıyoruz. Sonradan gelişen anormalikler Myomlar, Polipler, operasyon ve infeksiyonlara bağlı olarak ortaya çıkan Yapışıklıklardır. Bunlar ultrason ve rahim filmi ile kolayca tespit edilir. Rahim ağzı yetmezliği de gebelik kayıplarına neden olan bir başka önemli problemdir.

- Genetik Faktörler: Eşlerden birinin kromozom sayı veya diziliminde anormallik olması düşük olasılığını arttırır. TGK’lı çiftlerin %3-5’inde görülür. En sık rastlananlar iki kromozomun yer değiştirmesi ile oluşan Translokasyonlar ve bir kromozomun ters dönüp tekrar yapışması ile oluşan İnversiyonlardır. Bu durum kişinin kendisinde bir sağlık problemi yaratmadığı halde sperm veya yumurtaya aksederek düşüklere sebep olur.
 
 
- Bağışıklık Sistemi ile İlgili hastalıklar: Gebelik vücudun bağışıklık sistemi ile yakından ilgili bir süreç olduğu için birçok neden araştırılmış ve suçlanmıştır. Ancak gerçekten düşüklere neden olduğu kanıtlanan iki neden Antifosfolipid Sendromu ve Otoimmün TiroitHastalıklarıdır. Bu ikisinin taranıp tedavi edilmesi yeterlidir.
 
 
- Obezite, aşırı zayıflık, sigara, alkol, ağır egzersiz, kafein tüketimi direk olmasa da TGK ile ilişkili olabilir.
 
Kalıtsal Trombofili hastalıklarının ilk 3 ay içindeki düşüklerle bir ilgisi saptanmamıştır. Bu tahlillerin yapılması gereksizdir.
 
Son yıllarda spermlerdeki yüksek DNA hasarının düşüklere neden olabileceği iddia edilmektedir. Bu durum spermde DNA fragmantasyon oranı hesaplanarak ortaya konulur. Ancak hem tanı testlerinin güvenilir olmaması hem de tedavinin belirsizliği nedeni ile tartışmalı bir konudur. Gene de TGK’da erkeğin ürolojik bir muayenesinin yapılması atlanmamalıdır.
 
 
 
TANI:
 
TGK’ya neden olduğu bilinen faktörlerin ışığında yapılması gereken analizler; kromozomal anomalileri ortaya koymak için kadın ve erkekten alınan kandan Karyotype Analizi, rahimle ilgili anormallikleri ortaya koymak için temel bir ultrasonla başlayıp, Rahim Filmi (HSG) ve gerekirse Manyetik Rezonanas Görüntüleme (MR), AntifosfolipidSendromu taraması ve Tiroid Fonksiyon Testleridir. Günümüzdeki veriler ışığında Trombofili Paneli, Romatolojik Antikor Testleri, Mikrobiyolojik Testler, Şeker Yükleme Testi yapmak gereksiz görünmektedir.
 
 
 
TEDAVİ:
 
Çiftlerin %40’ında tedavi edilecek bir neden bulunamaz ve bu durumda ne yapılması gerektiği tartışmalıdır. Moral vermesi açısından şu gerçek çiftlere hatırlatılmalıdır. Hiç bir şey yapılmasa bile, kendiliğinden oluşan yeni bir gebeliğin ciddi oranda canlı doğumla sonuçlanma olasılığı vardır. Yaş gruplarına ve daha önce kaç düşük olduğuna bağlı olarak değişse de bazı çalışmalar bu olasılığın genç yaş grubunda %70’in üzerinde olduğunu göstermiştir. Gerçekten TGK’ya sebep olduğu bilinen ve tedavi ile sonuç alınabilen durumlar kadın veya erkekteki Kromozom Anomalilerinin bir bölümü, Rahim ile ilgili anomaliler ve Antifosfolipid Sendromudur.Kromozom Anomalilerinden Translokasyon ve Mozaisizmde PGT-A yapılarak sağlam embriyo seçilir. PGT-A tüp bebek yapılmasını gerektiren bir girişimdir. Laboratuvar ortamında geliştirilen embriyolardan alınan hücreler genetik olarak incelenerek sağlam olanlar kullanılır.Rahimle ilgili problemlerden Perde (Septum), T ve Y şeklindeki rahimler Histeroskopi adı verilen teknikle düzeltilebilir. Bu operasyonlara ne zaman başvurulması gerektiği son yılların en güncel ve tartışmalı konusudur diyebiliriz. Operasyon kararı dikkatle alınmalıdır. Bir veya iki Yarım Rahim olması halinde ise yapılacak bir operasyon yoktur. Bununla birlikte bu durumdaki birçok kadın bebeğini canlı doğuma kadar taşıyabilmektedir.  Bu oran ilk gebelikler için 1/3, sonraki gebeliklerde daha yüksektir. Bununla birlikte Yarım Rahimi olan birçok kadının durumundan haberi bile olmadan canlı doğum yapıyor olduğu da akılda tutulması gereken bir gerçektir.
 
Myomların tekrarlayan düşüklere neden olması nadir bir durumdur.  Gerekirse Histeroskopi, Laparoskopi veya Laparatomi ile ameliyat edilebilirler. Rahim içindeki yapışıklıklar ise Histeroskopi ile düzeltilir. Rahim ağzı yetmezliğinde Serklaj adı verilen dikişlerle gebelik canlı doğuma kadar götürülebilir. Antifosfolipid sendromunda tedavi Heparin benzeri iğnelerve aspirinle yapılır. Diabet, Tiroid ve Polikistik Over gibi diğer hormonalproblemler ve vitamin eksiklikleri de uygun şekildedüzeltilmelidir.
 
Haber Merkezi