Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr Cabir Alan, Dünya Prostat Günü ile ilgili yaptığı açıklamada; Prostat üreme sistemi ile ilgili bir salgı bezidir ve sağlıklı prostat bezi, bir ceviz büyüklüğünde ve yaklaşık 10-20 gram ağırlığında olmalıdır. Prostat bezinin iyi veya kötü huylu büyümesi ve prostat bezinin iltihabı (prostatit), tüm dünyada sık karşılaşılan erkek sağlığı sorunları arasında yer alıyor.

Nüfusun hızla yaşlanmasıyla hem BPH (Benign Prostat Büyümesi) ve hem de prostat kanseri daha sık görülüyor. Prostat bezinin genişlemesi sonucu idrar yolunu kapatması veya sıkmasına bağlı olarak idrar yapma ile ilgili şikayetler yaşanıyor. Sık ve az idrara çıkma, gece uykudan uyanıp bir defadan fazla idrara çıkma, kesik kesik işeme, işemenin sona ermesini takiben damlama, idrar torbasının tam boşalamaması hissi, idrar kalınlığının incelmesi gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Genellikle ilerleyici karakterde olan iyi huylu prostat büyümesinde aile hikayesi, bazı hormon dengesizlikleri, beslenme biçimleri gibi faktörler rol oynuyor.  İyi huylu prostat büyümelerinde hastanın şikayeti ve prostatın büyüklüğü ile ilgili olarak çeşitli tedaviler uygulanmaktadır. Genellikle cerrahi tedavi öncesi ilaç tedavisi denenerek şikayetler tekrar değerlendirilir. Medikal tedaviye yanıtsız hastalara endoskopik veya açık cerrahi yöntemleri uygulanabilir.           

Erkeklerde sık rastlanan diğer bir prostat hastalığı da prostat kanseridir ve Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi verilerine göre, prostat kanserinin Türkiye'de erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü olduğu ve her yıl 100 bin erkeğin 39'unda bu kanser türünün teşhisinin yapıldığı görülmektedir. Ülkemizde her yıl yaklaşık 30 bin civarında erkeğin prostat kanserine yakalandığı tahmin ediliyor. Ancak bunların sadece 4-5 bin kadarına tanı konulabiliyor. Bu sonuçtaki en önemli faktör, erken tanı ve tarama yöntemlerinin yeterince farkında olunmamasıdır Prostat kanserinin kesin nedenleri bilinmemekle birlikte, yaş ilerledikçe risk artmaktadır ve birinci derece akrabasında prostat kanseri görülenlerin bu kansere yakalanma riskinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca beslenme alışkanlıkları da prostat kanseri riskini artırabilmektedir. Genellikle erken bir bulgusu olmayan, yavaş ve sinsi ilerleyen prostat kanserinde hekimin önereceği tarama tetkikleriyle erken tanı mümkün olabilmektedir. İlerlemiş prostat kanseri erkeklerin idrar çıkışını yavaşlatabildiği ve iyi huylu prostat bezi büyümelerini taklit edebildiği için İdrar yapmaya başlamada zorlanma veya yapamama, az miktarda ve kesik kesik idrar yapma, ani idrara sıkışma, sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma veya ağrı, idrarda kan görülmesi, sırt bölgesi, kalçalar, uyluk ağrıları ya da hareket güçlüğü gibi belirtilerin görülmesi halinde hemen doktora başvurulması önerildi. Prostat kanseri tanısı alan hastalarda en önemli nokta hastalığın evrelendirilmesidir. Hastalığın evresine göre tedavi yaklaşımı değişmektedir. Erken evrede yakalanan (prostata sınırlı evrede) prostat kanserinde uygulanacak cerrahi yöntemle hastalıktan tamamen kurtulmak mümkün olabilmektedir. Bu yüzden aile hikayesi yoksa 50 yaş üzeri erkeklerde yılda bir kez  PSA (Prostat Spesifik Antijen) dediğimiz kan testinin yapılması prostat kanserinin erken teşhisinde çok önemli role sahiptir.

Prostatit olarak adlandırılan ve her yaşta görülebilen prostat iltihabı akut ve kronik olarak ikiye ayrılmaktadır ve sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, idrar yaparken zorlanma, ani idrar yapma isteği ve idrar akımında azalma gibi belirtilerle seyretmektedir. Prostat iltihabının en önemli nedeni korunmasız cinsel ilişki olmakla birlikte bazen idrar yolundaki enfeksiyondan da kaynaklanabilmektedir. Kronik ve ilerleyici özellikte bir hastalık olup uzun süre  antiyotik kullanılması gerekebilmektedir.


Kaynak: Haber Merkezi