Bu yıl 2 milyondan fazla kişinin ter dökeceği Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) sadece 2 hafta kaldı. 15-16 Haziran’daki sınavla ilgili hazırlıklar devam ederken uzmanlardan Ramazan Bayramı uyarısı geldi.
“YKS’ye girecek arkadaşlarıma tatil yok. Bu süreci bir tatil gibi algılamasınlar. Bu 9 günlük süreç onlar için çok önemli” diyen İstanbul Okan Üniversitesi Aday İlişkileri Müdürü ve Eğitim Uzmanı Servet Gülsün Şirin, “Bu süreci en iyi şekilde değerlendirmeleri gerekiyor. Bu sürecin sınavın bir parçası olduğunu unutmasınlar. Bu 9 günlük tatilde ara vermenin çok ciddi kaybı olabilir. Herkesin bayram yapmaya hakkı var. Özellikle gençlerimizin çok daha fazla yapmaya hakkı var. Bu 9 gün içinde bir günü kendilerine ayırsınlar. İstedikleri gibi bayramlaşsınlar, eğlensinler, zaman geçirsinler. Ama onun dışında bayramı çok iyi değerlendirsinler. Önlerindeki bu tatili fırsata çevirsinler. Deneme, soru çözüm sayısını arttırabilirler.  Sınav öncesi son haftaya daha güçlü girmelerine neden olur. O yüzden onlar tatil değil, çalışma planı yapsınlar” şeklinde tavsiyede bulundu.

SINAVA GİRECEK ADAYLARA 4 ÖNEMLİ TAVSİYE
Son iki haftanın kritik bir dönem olduğunun altını çizen Eğitim Uzmanı Servet Gülsün Şirin, üniversite öğrencisi adaylarına şu 4 tavsiyede bulundu:
“Her gün bir tane fazla net yapabilmek 15 gün içerisinde 15 tane fazla net yapabilmek anlamına gelir. Bu da onları ileriye taşır. O yüzden ‘Sınava iki hafta kaldı. Ben zaten istediğim noktada değilim’ demesinler. Hala yapabilecekleri şeyler var ve yapmaya devam etsinler. Uykularına dikkat etsinler. İkinci olarak düzenli beslenmeliler. Protein ağırlıklı, karbonhidratı düşük besinler yesinler. Üçüncü olarak, olmamış sınavla, sonuçla, puanla ilgili konuşmaktan uzak dursunlar. Şu anda onlara odaklanmasınlar. Her gün mutlaka deneme çözsünler. Denemeyi çözdükten sonra da yanlış ve çözemedikleri sorulara baksınlar.”

“SON İKİ HAFTA PSİKOLOJİK OLARAK HAZIRLANMA SÜRECİ”
“Bunun dışında son iki hafta aslında psikolojik olarak hazırlanma süreci” diyerek sözlerini sürdüren Servet Gülsün Şirin, “Bütün bir yıl boyunca ellerinden gelen her şeyi yaptılar. ‘Olmamış bir sınavın sonucu ile ilgilenmiyorum. Sınava 15 gün var. 15 gün sonra sınavın sonucu ile ilgileneceğim. Kendime ve şu ana odaklıyım. Bu sınava iyi çalıştım ve yapabileceklerimi yaptım’ demeliler. Bilmedikleri bir şey karşılarına çıkmayacak. O yüzden ‘Ben bir sürprizle karşılaşabilirim. Kötü şeyler olabilir’ diye olumsuz düşüncelerden kendilerini uzaklaştırıyorlar. Ellerinden geleni yaptılar. Bunu da sınavda görecekler” dedi.

BİR GÜN KALA NELER YAPILMALI?
Sınava bir gün kala yapılması gerekenler hakkında da açıklamalarda bulunan Servet Gülsün Şirin şunları söyledi:
“Son ana kadar deneme ve soru çözmeye devam edebilirler. Bunda hiçbir sıkıntı yok. Ama son gün kendilerini de rahat hissetmeleri anlamında bıraksınlar. Çünkü yaptıkları deneme kötü geçebilir, başka bir problemle karşılaşabilirler. Ama akıllarına bir formül geldiğinde açıp bakabilirler. Canları ne istiyorsa onu yapsınlar. Gençlerin en büyük yaşadığı problem, son akşam uyku problemi. Yatakta dönerken ‘Yalnız değilim. İki milyon kişi şu anda yatakta dönüyor, kimse uyumuyor. Herkes heyecanlı’ desinler. Heyecan onları ileriye taşıyacak bir şeydir.”

AİLELERE TAVSİYELER
Eğitim Uzmanı Servet Gülsün Şirin sözlerini ailelere verdiği şu tavsiyelerle noktaladı:
“Aileler şunu bilmeliler! Bu onların sınavı değil, bu çocuklarının sınavı. Aileler için yarım kalmış hikâyelerinin tamamlanacağı süreç değil. Herkes kendi hikâyesinden sorumlu. Çocuklarımız da kendi hikâyelerinden sorumlu. O yüzden ailelerimiz geri çekilsinler. Hele ki bu süreçte… Gündelik hayatı yaşamaya devam etsinler. Bu sınav olağanüstü bir yere konmamalı. Hayatın tek anlamı gibi görülmemeli. Çocuklar üniversite sınavına girecekler. Bu bir araç, asla amaç değil. Kendilerini gerçekleştirmeleri için üniversite eğitimi alacaklar. Aileler bunu bilsinler. Çocuklarının en önemli, hayati meselesi haline getirip, kendilerini de çocuklarını da üzmesinler. Bir adım geri çekilsinler. Bıraksınlar, çocuklar kendi süreçlerini kendileri yönetsin. Zaten artık çocuk da değiller, genç bireyler. Yetişkin olma yolunda kendi kararlarını alabilecek düzeydeler. Ve bu onların hikayesi.”


Kaynak: DHA